Tuesday, March 13, 2012

Amasra Gezimde , Bartın Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü, Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalında Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürmekte olan Yrd. Doç Dr. Kaan Özkazanç ile beraberim.
Aynı zamanda fakülte bünyesindeki orman mühendisliği, orman endüstri mühendisliği ve peyzaj mimarlığı bölümlerine Fotoğrafçılık, yüksek lisans öğrencilerine ise doğa ve yaban hayatı fotoğrafçılığı derslerini veren Kaan hoca Yaban hayvanlarını konusunda yaptığı bilimsel çalışmalar yanında gönüllü olarak yaptığı kuş gözlem ve yaban hayatı fotoğrafçılığı ile ülkemizdeki kuş gözlem  çalışmalarına da destek sağlamaktadır. Ayrıca 2 ayda bir yayınlanan ve Ormancılar derneğinin yayın organı olan Orman ve Av dergisinin her sayısında ülkemize yaban hayvanlarıdan bir türü kendi fotoğrafları ile tanıtmaktadır.
Anadolu'nun Bozkırından sonra bu coğrafya karşısında büyülenmemek elde değil. Karadeniz’i gizleyen dağları aşıp kıvrıla kıvrıla  ineceğimiz Amasra yolu.. bu yolda başlıyor içinizdeki kıpırdanma.
  Amasraya 4 km kala göre sağ tarafımızda yer alan Kuşkayası Yol Anıtı ile başlıyoruz gezimize; Roma İmparatoru Claudius Cermonious zamanında Bitinya Valisi Galius Julius Aquilla tarafından yaptırılmıştır. (M.S.41–54) Yufka kabartma tekniği ile kayalara oyulmuş kral heykeli ve Roma hâkimiyetinin sembolü olan kartal figürü ve iki kitabesi bulunmaktadır. Heykellerin baş kısmı tahrip edilmiştir. İnanışa göre heykelin başının baktığı yerde büyük bir hazine gizlenmiştir. Ancak baş uzun yıllardan beri yok olduğu için bu  etrafı define avcıları tarafından defeineyi bulmak için oldukça fazla tahrip edilmiş. Anadolu’da bulunan tek yol anıtı olma özelliği taşıyan eser Roma egemenliğinin sembolü ve ulusların barış ve dostluğunu simgeleyen önemli bir eserdir.
Kaan Hoca bir balkondan  bakmamız  gerektiğini söylüyor, kıvrılarak inen yolda yeşilliklerin arasında hırçın Karedeniz göz kırpıyor size ama telaşlı değil bugün. Hırçınlığından eser yok.
Sol tarafta bir düzlük bakacak tepesi. Fatih Sultan Mehmed’in görür görmez hayran kalıp, hocasına dönerek, "Lala, lala Çeşm-i Cihan bu mu ola?" dediği yer tam da burasıymış. Bu keyifli noktadan küçük limanı  Büyük ada (tavşan adası) ve ikinci ada Boztepe’yi ana karanın bir uzantısı gibi göreceksiniz. Panoromik bir Amasra görüntüsü fotoğraf makineniz de yanınızdaysa keyfini çıkartın…  Burada yer alan bölge halkının dağdan topladığı o mis kokulu "Dağ Çileğini", "Böğürtleni", yöresel yiyecekleri de bu bakaçtan temin edebilirsiniz. Ama daha aşağılarda sizleri;
 Çekiciler çarşısının, el emeği göz nuru ahşap eşyaları, hasır işleri, gemi maketleri, şimşir kaşıkları sizleri bekliyor eğer günlük geldiyseniz ve konaklama yapmayacaksanız biraz acele lütfen… Kaan hoca bakaç için fazlasıyla zaman harcadığımızı söylüyor… Konaklama yapamayacağım. Saati merak edenler için saat 07:10

Kente yaklaştıkça yolun kıvrımları ve eğimi artıyor, düzlüğe ulaştığınızda ise arkada bıraktığınız yeşilin binbir tonu, sol tarafınızda kale, kale altında günün en taze balıklarını yiyebileceğiniz ekmek arası balıkçıları,sağınız deniz'e açılmak üzere olan, balıktan yeni dönmüş balıkçı teknelerini, balık ağlarını, büyük bir kararlılıkla bekleyen kedileri, cephenizde ise balıkçıların oltalarını attığı ,  her mevsim çaparanızdaki iğne sayısı kadar çektiğiniz istavrit tutan balıkçıları, mendirek üzerinde ise ciğerlerinize çektiğiniz iyot kokusu, dalgaların kayalıklarla fısıldaşması , stresten, betonlaşmadan uzak maviye ve yeşile doyamıyacağınız bir mekan.

Kaan Hoca müdavimi Amasra'nın. Bartın’da yaşıyor, her fırsat da hafta sonlarını balık tutmak, fotoğraf çekmek ve yoğun iş temposundan sıyrılmak için geldiğini anlatıyor. Arabamızı bıraktığımız noktadan büfelere doğru yöneliyoruz Kaan Hoca kendi şivesi ile selamlıyor Rizeli HASAN  ustayı, epeydir tanışıyorlar. Zamanında askere gelmiş Hasan usta Amasra, gelmişte hem Amasra’ya hem de Amasra’nın güzellerinden birine aşık olmuş ve evlenerek kalmış buralarda. Hasan usta elindeki balıkları göstererek teknenin sabaha karşı açıldığını ve istavrit'i 3-4 mil açıklarda yakaladıklarını söylüyor. Tahmin edeceğiniz üzere öğlene balık yiyeceğim hemde birkaç saat önce yakalanmış olan İstavriti….
Amasrada Neler Gördüm?

        KEMERE KÖPRÜSÜ:
        Amasra`daki Sormagir mahallesi ile Boztepe - Zindan Mahallesini birbirine bağlayan köprüdür eski zamanlarda köprünün altı çakıl taşları ile kaplı idi Amasra deniz temizliğinde köprünün altından deniz akımı sağlanmıştır köprüye ulaşım iki ayrı ufak geçit den geçilerek sağlanmaktadır köprü Roma döneminde yapılmıştır, köprü kenarları toprak kayması nedeni ile günümüzde restore edilmiştir.
         CENOVA ŞATOSU:
        Kalenin, iç kale olarak bilinen kesimidir. Cenovalıların bir saray haline getirdiği kale içine, Büyükliman tarafından basamaklı kaldırımlarla ulaşılan Cenova armalı ana kapıdan, kale içinde de yüksek bir burçla korunmaya alınmış şato kapısından girilmektedir. Kapıdaki armalarda Amasra’da egemen olmuş Cenova ailelerinin armaları bulunmaktadır.
        AMASRA KALESİ:            
        Bizans dönemine ait olan kale, iki ana bölümden oluşur. Kemere Köprü ile birbirine bağlanan Zindan Kalesinin kara surlarının uzunluğu 600 metredir. Boztepe adasındaki Sormagir Kalesinin kuzey ve güney surları ise 300 metredir. Kalenin kuzeydoğu kesiminde Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman Kapısı, güneyinde Zindan Kapısı bulunmaktadır.
         KÜÇÜKKİLİSE(ŞAPEL):
        Amasra Kalesi içinde 9. yüzyılda yapılan eski bir Şapel’dir.15. yüzyılda mescide dönüştürülmüş ve 1930 yılında ibadete kapatılmıştır. Tuğla-taş örgü sistemi ile yapılan eser 2002 yılında yapılan restorasyon sonrasında kültür ve sanat evi olarak kullanılmaktadır.
        DİREKLİ KAYA:
        Küçük Limanın doğusunda bulunan Direkli Kaya, koyun içindeki kaya üzerine örme sütunlarla3 yapılmış 7 metre yüksekliğinde yapıdır. Direkli Kaya’da denizle bağlantılı kare biçiminde bir havuz, kayaya oyulmuş basamaklar ve mermerden bir iskele görülür. Halk arasında buradaki havuz Amastris’in hamamı olarak bilinir.
     Bakacak tan sonra Amasra'nın güzelliğine doyum olmaz bir mekandan daha bahsetmeden geçmek olmaz. Ağlayan ağaç çay bahçesi, bir seyir tepesi. Adı bahçe içersinde yer alan bir selvi ağacından almış olup Yaşının 300-350 yaş arası olduğu tahmin edilmektedir.


Ağlayan ağaç, denizden ve rutubetten aldığı nemi bünyesinde toplayarak yılda 3 veya 5 defa İlkbaharda Nisan ve Mayıs aylarında bu olayı gerçekleştirmektedir. Ağaç ağlamasını aldığı nemden dolayı yapraklarından çiselemesi, damlaması şeklinde yapmaktadır.
Çayınızı yudumlarken karşınızda gördüğünüz Tavşan adasını ve bu egzotik mekanı birde denizden görmeden dönüş yoluna çıkmayın. 45 dk süren tekne turları günün her saatinde yapılıyor.
















Yazı ve Fotoğraflar: Levent KENİR

2 comments:

  1. Gerçektende büyüleci bir mekan Amasra. İçinden çıkmak istemiyeceğiniz bir hazine kutusu gibi. Öyle dingin ve öyle sakin alıp götürür sizi uzaklara.... Ellerinize ve yüreğinize sağlık.

    ReplyDelete
  2. Bloğunuzdaki bilgiler çok başarılı ve çok açıklayıcı İş hukuk avukatı olarak paylaşımlarınızın devamını diliyoruz.

    ReplyDelete